Toplumda sosyal yapıya bakıldığında, ülkemizde belli yaş ve gelir dengesi ile birlikte bireylerin olanakları çerçevesinde ev sahibi olmasına ayrı bir önem veriliyor. Öyle ki, evlilik sürecinde dahi, kız tarafı erkeğin ev sahibi olmasını geleceğe dair olumlu bir refah seviyesi olarak değerlendiriyor.
Oysa günümüzde kent sosyal yaşamına bakıldığında söz konusu konut edinme kültür ve biçimi, hızlı kentleşme ve ekonomik değerlerin değişmesi ile köklü bir değişim geçirdi. Eskiden, babadan kalan evler büyük ekonomik ve manevi değer taşırdı; gerek bırakan ve gerekse bırakılan açısından. Fakat şimdilerde bu kent yaşamında pek mümkün olmuyor. Toplumun büyük kesimi kirasını ödeyebildiği ve barınabileceği kiralık bir ev bulduğunda kendini şanslı sayıyor.
Kira parası yetiştirmekten, birikim yapmaya fırsat bulamayan bireyler ise, nasıl konut sahibi olacaklarının zor denklemi ile boğuşmaya devam ediyor. Durum böyle olunca, konut alma konusunda iş başa düşüyor. Ev sahibi olma isteyenler, ya küçük bir peşinatla taksit oranlarını düşürüp vadeyi uzatma yoluna gidiyor, ya da bankaların konut kredisi faiz oranları konusunda detaylı takiplere giriyor.
Ev Yerine Dert Sahibi Olmayın
Banka kredisi ev sahibi olma konusunda, zorunlu olan ve atlanması en güç hendek olarak yatırımcıların karşısına çıkıyor. İster krediye uygun ev bulduğunuzda, ister konut projesinden ev satın almak istediğinizde bankaların konut kredisi faiz oranları ile karşı karşıya gelmek durumunda kalıyoruz. Elbette almayı düşündüğünüz evin büyüklüğü, sosyal donatı imkanları ile lokasyonu fiyatını belirlemede öncelikli kriterler.
Ancak satın alacağınız evin durum ne olursa olsun, seçeceğiniz vade ve faiz oranlarının aylık gelir dengenizi bozacak koşullar içermediğinden emin olmak zorundasınız. Aksi takdirde aksayan konut taksitleri karşınıza aşılması güç, kredi faizlerinden oluşan dağ olarak çıkabilir. Ev sahibi olalım derken, dert sahibi olmamak lazım. Doğru koşul, doğru zaman ve doğru tercihlerle yapılan her tür mal edinimi; hayatımıza kolaylık sağlar.
Bir cevap yazın